Murat UZUN
Köşe Yazarı
Murat UZUN
 

Burnundan Kıl Aldırmamak

Güzide Türkçe'miz deyimler yönünden öyle bir deryadır ki ucu bucağı görünmez. "Burnundan kıl aldırmamak" Bir kozmetik dokunuş, bir cerrahi müdahale gibi görünse de anlamı ve çağrışımları üzerine -kesretten kinaye- onlarca kitap yazılabilir. Uzunca zaman oluyor. Webdeki içeriklerimden birine yoğun ve de ağır  bir eleştiri gelmişti. Dikkatle okuyup cevaplıyordum. Yazışmalar öyle uzadı ki yekunu itibariyle ana içerikten bile daha uzun hale geldi. Bir arkadaşım bu vaziyete şahit olunca  "Engelle gitsin adamı, ne cevap veriyorsun?" deyiverdi. Yahu olur mu öyle?! Günlüğümüze değil de internete yazıyorsak, kanaatimizi kendimize saklamak yerine umuma sunuyorsak elbette eleştiri alacak. Bu; okuyucunun, dinleyicinin, izleyicinin en temel hakkı. İçerik üreterek veya sair şekilde kamuya hizmet eden kişi burnundan kıl aldırmamazlık edemez. Ahlak ve adab sınırındaki her eleştiriyi olgunlukla karşılamak bir lütuf değil, zaruret olmalıdır zira. Bugün sıradan bir vatandaş olarak engel butonunu bir sopa olarak kullanırsak yarın bir gün devlet ricalinde bir yetki ve makama erişirsek (farzı muhal) mazallah daha fazlasını yapmak istemeyecek mi nefsimiz? Kurtul bu düşüncelerden, uyma nefsine, uymayalım nefsimize dedim. Bu sözü bu hususu aslında pek çok işi üzerine alınmalı, gereğince yaşamalıdır. İdarede ve siyasette olan her kişinin birincil kaidesi "Burnundan kıl aldırmama" hastalığına yakalanmamak olmalıdır. Bundan 10-15 yıl öncesini düşünün. Web 2.0 devriminin uğramadığı zamanlar. Sosyal medya yok, internet yaygın değil. Haliyle idaredeki ve siyasetteki kimselerin sesini duyurabileceği yegane vasıta basındı. Ama bugün durum farklı. İnternet ceplere kadar girmiş, sosyal medya herkesin kullanımında ve bilgisinde. "Filanı ziyaret ettik, falan projemiz var, şöyle iyiyiz, böyle iyiyiz" minvalindeki şeyleri müdürler, başkanlar, vekiller kendi sosyal medya hesaplarında kendi sevenlerine duyurabilirler. Bunların esasen haber değeri yok. Basın idarecilerin sosyal medya profili değildir zira. Affınıza sığınırım, beni bağışlayın kaba tabirimden ötürü ama basın bu gibi "yıkama - yağlama" türündeki sosyal medyavari içeriklerin haberleştirildiği bir mecra değildir. Gelişememiş bir vilayetin gelişmemiş küçük bir ilçesinde gazetecilik yapan bir insan doğal olarak eleştirel bir mizaca sahiptir ve kaleme aldığı haberler de bu bağlamda şekillenir. Gazetecinin haklı eleştirilerine muhatap olan idarecilerin ve siyasilerin bundan rahatsızlık duyması bir yana, meccanen yapılmış bir danışmanlık hizmeti addedip mesrur olması beklenir. "Burnundan kıl aldırmamazlık" yapıp 'niye eleştiriyorsun, ya öv ya sus' anlayışı kamil bir insan, kamil bir devlet adamı olmaya manidir. Bizleri kıymetli kılacak, gerçek manada insan yapacak şey maddi gücümüz, mevki ve makamlarımız değil olgunluğumuzdur, kemalatımızdır. Evet doğrudur hırs ederek pek çok dünyevi makama, şan ve şöhrete erişebiliriz. Fakat kibir ve "burnundan kıl aldırmamazlık" olunca hepsi beyhudedir. Uzayan sözümü çoğumuzun aşina olduğu bir kıssa ile nihayetlendirmek istiyorum. Ben Sana Kaymakam Olamazsın Demedim Ki... Kamil, arif bir adamın pek hayırsız, pek kibirli bir oğlu varmış. Hal ehli olsa da bir gün sabrının son demini yaşayan baba "Sen adam olmazsın" demiş. Babasından gelen bu rahmani ikazı fehmedeyen oğul kendince hırslanarak mevki ve makam sahibi olmak için gayret göstermeye başlamış. gel zaman git zaman kaymakam olmaya muvaffak kılmış onu kaderi ilahi. Emrindeki kolluk kuvvetine emrederek babasını huzuruna çağırmış. Yaka paça huzura alınan baba mahzun bir tebessümde bulunmuş. Kibir dağlarının zirvesinde ki oğul, "Adam olamaz dediğin oğlun şimdi bu makamda!" Yok mu diyecek bir şeyin? Cevap oldukça hikmetlidir, ders doludur. Ben sana kaymakam olamazsın demedim ki... Adam olamazsın dedim. Olamamışsın da. Vesselam...  
Ekleme Tarihi: 24 Ocak 2025 - Cuma
Murat UZUN

Burnundan Kıl Aldırmamak

Güzide Türkçe'miz deyimler yönünden öyle bir deryadır ki ucu bucağı görünmez.

"Burnundan kıl aldırmamak"

Bir kozmetik dokunuş, bir cerrahi müdahale gibi görünse de anlamı ve çağrışımları üzerine -kesretten kinaye- onlarca kitap yazılabilir.

Uzunca zaman oluyor. Webdeki içeriklerimden birine yoğun ve de ağır  bir eleştiri gelmişti. Dikkatle okuyup cevaplıyordum. Yazışmalar öyle uzadı ki yekunu itibariyle ana içerikten bile daha uzun hale geldi. Bir arkadaşım bu vaziyete şahit olunca  "Engelle gitsin adamı, ne cevap veriyorsun?" deyiverdi.

Yahu olur mu öyle?!

Günlüğümüze değil de internete yazıyorsak, kanaatimizi kendimize saklamak yerine umuma sunuyorsak elbette eleştiri alacak. Bu; okuyucunun, dinleyicinin, izleyicinin en temel hakkı. İçerik üreterek veya sair şekilde kamuya hizmet eden kişi burnundan kıl aldırmamazlık edemez. Ahlak ve adab sınırındaki her eleştiriyi olgunlukla karşılamak bir lütuf değil, zaruret olmalıdır zira.

Bugün sıradan bir vatandaş olarak engel butonunu bir sopa olarak kullanırsak yarın bir gün devlet ricalinde bir yetki ve makama erişirsek (farzı muhal) mazallah daha fazlasını yapmak istemeyecek mi nefsimiz?

Kurtul bu düşüncelerden, uyma nefsine, uymayalım nefsimize dedim.

Bu sözü bu hususu aslında pek çok işi üzerine alınmalı, gereğince yaşamalıdır. İdarede ve siyasette olan her kişinin birincil kaidesi "Burnundan kıl aldırmama" hastalığına yakalanmamak olmalıdır.

Bundan 10-15 yıl öncesini düşünün. Web 2.0 devriminin uğramadığı zamanlar. Sosyal medya yok, internet yaygın değil. Haliyle idaredeki ve siyasetteki kimselerin sesini duyurabileceği yegane vasıta basındı.

Ama bugün durum farklı. İnternet ceplere kadar girmiş, sosyal medya herkesin kullanımında ve bilgisinde.

"Filanı ziyaret ettik, falan projemiz var, şöyle iyiyiz, böyle iyiyiz" minvalindeki şeyleri müdürler, başkanlar, vekiller kendi sosyal medya hesaplarında kendi sevenlerine duyurabilirler. Bunların esasen haber değeri yok. Basın idarecilerin sosyal medya profili değildir zira.

Affınıza sığınırım, beni bağışlayın kaba tabirimden ötürü ama basın bu gibi "yıkama - yağlama" türündeki sosyal medyavari içeriklerin haberleştirildiği bir mecra değildir. Gelişememiş bir vilayetin gelişmemiş küçük bir ilçesinde gazetecilik yapan bir insan doğal olarak eleştirel bir mizaca sahiptir ve kaleme aldığı haberler de bu bağlamda şekillenir. Gazetecinin haklı eleştirilerine muhatap olan idarecilerin ve siyasilerin bundan rahatsızlık duyması bir yana, meccanen yapılmış bir danışmanlık hizmeti addedip mesrur olması beklenir. "Burnundan kıl aldırmamazlık" yapıp 'niye eleştiriyorsun, ya öv ya sus' anlayışı kamil bir insan, kamil bir devlet adamı olmaya manidir.

Bizleri kıymetli kılacak, gerçek manada insan yapacak şey maddi gücümüz, mevki ve makamlarımız değil olgunluğumuzdur, kemalatımızdır.

Evet doğrudur hırs ederek pek çok dünyevi makama, şan ve şöhrete erişebiliriz. Fakat kibir ve "burnundan kıl aldırmamazlık" olunca hepsi beyhudedir.

Uzayan sözümü çoğumuzun aşina olduğu bir kıssa ile nihayetlendirmek istiyorum.

Ben Sana Kaymakam Olamazsın Demedim Ki...

Kamil, arif bir adamın pek hayırsız, pek kibirli bir oğlu varmış. Hal ehli olsa da bir gün sabrının son demini yaşayan baba "Sen adam olmazsın" demiş.

Babasından gelen bu rahmani ikazı fehmedeyen oğul kendince hırslanarak mevki ve makam sahibi olmak için gayret göstermeye başlamış. gel zaman git zaman kaymakam olmaya muvaffak kılmış onu kaderi ilahi. Emrindeki kolluk kuvvetine emrederek babasını huzuruna çağırmış.

Yaka paça huzura alınan baba mahzun bir tebessümde bulunmuş.

Kibir dağlarının zirvesinde ki oğul, "Adam olamaz dediğin oğlun şimdi bu makamda!"

Yok mu diyecek bir şeyin?

Cevap oldukça hikmetlidir, ders doludur.

Ben sana kaymakam olamazsın demedim ki...

Adam olamazsın dedim.

Olamamışsın da.

Vesselam...

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve darendepostasi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.