Satranç'ı çok severim. Ama oyunda pek iyi değilimdir. Kendimi geliştirmeye gayret ediyorum. Satranç'ta iyi olanların hayatta da başarılı olduklarını düşürüm hep.
Satranç'ın en sevdiğim yönü ise her oyundan hayata dair ders niteliğinde bir şeyler çıkarabiliyor oluşumuz. Geçen gün Yunan bir rakiple eşleştim. Önde başladım ama rehavete kapıldım, hata yaptım. Rakibim bunu iyi değerlendirdi ve açık ara öne geçti. Fakat sonra o da rehavete kapıldı hatalar yaptı durum eşitlendi.
Tam hamlesini yapacak bitiş sesi duyuldu "Murat kazandı" ifadesi belirdi. Çünkü kendisine ayrılan SÜRE BİTMİŞTİ.

Bu oyundan çıkardığım dersler:
Rehavete kapılma, ümitsizliğe düşme. Her hal geçici
B, C, D, E planların olabilir, Bu planlarının kusursuz da olabilir. Ama tıpkı Satranç'taki gibi sana ayrılan bir süre var, adına "ömür sermayesi" denen. Her an her saniye eksildiğini unutma. Sermaye tükendikten sonra mükemmel bile olsa o son hamleyi yapamayacaksın.
Hasılı bu müsabakayı süre yönünden kazanmış sayıldık, puanımızı aldık. Bakalım önümüzdeki maçlardan ne hisse çıkaracağız?
