İ. Alaattin ATEŞ
Köşe Yazarı
İ. Alaattin ATEŞ
 

Yırtk Papuçlar

Oto galeride asgari ücretle çalışıyordu… Evli 2 çocuk babasıydı… Her sabah hanımı kahvaltısını hazırlar onu işine yollardı… Maaşı az ama huzurluydular… Hem evleri de gece konduydu… Kira dertleri yoktu… Yoksa asgari ücretle ne yiyip içerlerdi... Kıt kanaat geçinip gidiyorlardı. Aradan zaman geçti. Büyük oğlu Mahmut, okula başlamıştı. Devlet kitaplarını karşılıyordu. Bilseniz ne kadar sevinçliydi. Babasının aylar önce aldığı ayakkabı ile idare ediyordu. Derken son bahar yağmurları yağmaya başlamıştı. Mahmut’un ayakkabısı eski olduğu için ayağı su çekiyordu. Yürürken su birikintilerine basmamaya özen gösteriyordu. Öylece bir ay kadar daha idare etti. Babası oğlunun ayakkabısının eski olduğunun farkındaydı. Ama ne yapsın ihtiyaçların da en yoğun dönemiydi. Odun, zahirelik gibi temel ihtiyaçları da almazsa kışın perişan olacakları kesindi. Kış iyice bastırmış, Mahmut’un ayakkabısı ise artık giyilmez hale gelmişti. Babası kara kara düşünmeye başladı. Oğlunun üşüyen ayağına, nasıl etse de bir ayakkabı parası bulsaydı. O günlerde çalıştığı galeriye temiz giyimli ve zengin oldukları hallerinden belli olan 2 kişi girdi. Araç satın alacaklardı galiba. Çay dağıtırken aracın pazarlığının bittiğine şahit olmuştu. Oh be dedi, inşallah bunlar aracı götürürken bana da üç beş kuruş bahşiş verirler de Mahmut’umun ayakkabısını alırım dedi içinden. Hatta oğlu Mahmut’a, oğlum yarın sana bir ayakkabı alacağım diye de söz verdi üstelik. Bir gün sonrası sabah erkenden açtı galeriyi. Öyle ya bugün satılan aracın bahşişi çok önemliydi onun için. Sabırsızlıkla müşterinin gelmesini bekliyordu. Hatta bir ara patronun verdiği işi arkadaşına gördürdü ki, gelirse fırsatı kaçırmayayım diye. Beklenen müşteri geldi, patronla birlikte galerinin ofisine geçtiler. 10 dakika kadar işlemler sürdü ve patron müşteriye vermek üzere anahtarı istedi. Büyük bir heyecanla getirdiği anahtarı müşteriye uzattı. Müşteri sadece “Teşekkür ederim” diyerek aldığı anahtarla aracına bindi ve oradan uzaklaştı. Mahmut’una alacağı ayakkabı hayali de sona ermişti artık. Neyse hayırlısı olsun, bizde yırtık ayakkabılarla büyümedik mi? dedi içinden. Akşam oldu işten eve doğru giderken ayakkabı için söz verdiği oğlu Mahmut’a ne diyecekti. Eve geldi tam kapıyı vuracaktı. Bir de ne görsün kapının önünde bir çift gıcır gıcır ayakkabı. Kapıyı çaldı. Açan ise oğlu Mahmut’tu. Ne kadar da seviniyordu. Baba dedi, “Bak ayakkabılarıma nasıl güzel mi?” “Oğlum nenden aldın bunları” dedi babası. Mahmut ise, “Baba bugün öğretmen bizleri çağırdı. Ayakkabısı yırtık olan 25 kişiye ayakkabı verdiler. Hayırsever bir amca varmış. O vermiş parasını…” İyice dolan gözlerine mani olamadı ve hıçkırdı. Mahmut’ta babasının b
Ekleme Tarihi: 17 Eylül 2025 -Çarşamba
İ. Alaattin ATEŞ

Yırtk Papuçlar

Oto galeride asgari ücretle çalışıyordu… Evli 2 çocuk babasıydı… Her sabah hanımı kahvaltısını hazırlar onu işine yollardı… Maaşı az ama huzurluydular… Hem evleri de gece konduydu… Kira dertleri yoktu… Yoksa asgari ücretle ne yiyip içerlerdi... Kıt kanaat geçinip gidiyorlardı.

Aradan zaman geçti. Büyük oğlu Mahmut, okula başlamıştı. Devlet kitaplarını karşılıyordu. Bilseniz ne kadar sevinçliydi. Babasının aylar önce aldığı ayakkabı ile idare ediyordu. Derken son bahar yağmurları yağmaya başlamıştı. Mahmut’un ayakkabısı eski olduğu için ayağı su çekiyordu. Yürürken su birikintilerine basmamaya özen gösteriyordu. Öylece bir ay kadar daha idare etti. Babası oğlunun ayakkabısının eski olduğunun farkındaydı. Ama ne yapsın ihtiyaçların da en yoğun dönemiydi. Odun, zahirelik gibi temel ihtiyaçları da almazsa kışın perişan olacakları kesindi.

Kış iyice bastırmış, Mahmut’un ayakkabısı ise artık giyilmez hale gelmişti. Babası kara kara düşünmeye başladı. Oğlunun üşüyen ayağına, nasıl etse de bir ayakkabı parası bulsaydı. O günlerde çalıştığı galeriye temiz giyimli ve zengin oldukları hallerinden belli olan 2 kişi girdi. Araç satın alacaklardı galiba. Çay dağıtırken aracın pazarlığının bittiğine şahit olmuştu. Oh be dedi, inşallah bunlar aracı götürürken bana da üç beş kuruş bahşiş verirler de Mahmut’umun ayakkabısını alırım dedi içinden. Hatta oğlu Mahmut’a, oğlum yarın sana bir ayakkabı alacağım diye de söz verdi üstelik.

Bir gün sonrası sabah erkenden açtı galeriyi. Öyle ya bugün satılan aracın bahşişi çok önemliydi onun için. Sabırsızlıkla müşterinin gelmesini bekliyordu. Hatta bir ara patronun verdiği işi arkadaşına gördürdü ki, gelirse fırsatı kaçırmayayım diye. Beklenen müşteri geldi, patronla birlikte galerinin ofisine geçtiler. 10 dakika kadar işlemler sürdü ve patron müşteriye vermek üzere anahtarı istedi. Büyük bir heyecanla getirdiği anahtarı müşteriye uzattı. Müşteri sadece “Teşekkür ederim” diyerek aldığı anahtarla aracına bindi ve oradan uzaklaştı.

Mahmut’una alacağı ayakkabı hayali de sona ermişti artık. Neyse hayırlısı olsun, bizde yırtık ayakkabılarla büyümedik mi? dedi içinden.

Akşam oldu işten eve doğru giderken ayakkabı için söz verdiği oğlu Mahmut’a ne diyecekti. Eve geldi tam kapıyı vuracaktı. Bir de ne görsün kapının önünde bir çift gıcır gıcır ayakkabı. Kapıyı çaldı. Açan ise oğlu Mahmut’tu. Ne kadar da seviniyordu. Baba dedi, “Bak ayakkabılarıma nasıl güzel mi?”

“Oğlum nenden aldın bunları” dedi babası. Mahmut ise, “Baba bugün öğretmen bizleri çağırdı. Ayakkabısı yırtık olan 25 kişiye ayakkabı verdiler. Hayırsever bir amca varmış. O vermiş parasını…” İyice dolan gözlerine mani olamadı ve hıçkırdı. Mahmut’ta babasının b

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve darendepostasi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.