Almanya’da yaşayan çok kıymetli bir arkadaşım “Gene radara düştüm, bu ay da ceza ödeyeceğim” diye dertlenerek girdi mevzuya.
Radardan kastının o bildiğimiz görüntüleme aygıtları olduğunu düşünmüştüm ama kastı başkaymış meğer. Gece geç saatlerde yolun da boş olmasından ötürü uyarı ışıklarına dikkat etmemiş. Bu duruma şahit olan yaşlı bir çift hemen telefona sarılmış. Ve arkadaşımın beklediği üzere polis çevirmiş, ceza yazmış.
“Almanya’da herkes kurallara dikkat eder, ve işin tuhaf tarafı herkes birbirini kontrol eder kuralları çiğniyor mu diye. Ve şikayet etmekten çekinmez Almanya insanı, bunu adet edinmiştir.”
diye sürdürdü sözlerini.
Çok dikkatimi çekmiştir ve hafızama kazınmıştır bu hadise.
Biz de ise tam tersi değil midir biraz bu durum?
Kurallara uyulmaz bilakis kuralların ardından dolanmak, ihlal etmek, görmezden gelmek bir adet olmuştur. Kurallara uymayı tavsiye eden, uymamayı tenkit eden işgüzarlıkla ve de hatta ispiyonculukla suçlanır.
Yazıma konu ettiğim ve eskilerin sıkça dillendirdiği “Onu bir şehirli halleder” sözü de aslında bir noktada bununla ilişkili.
Dillere pelesenk olan bu söz özü itibariyle toplumsal, umumi sorunlara karşı kayıtsız olmayı dile getirir. Çözümü üretmek yerine bir başkasından beklemeyi öğütler ki ne kadar yanlıştır ne kadar hazindir.
Elisabeth Noelle Neumann’ın “Suskunluk Sarmalı” teorisinin tam karşılığıdır belki de…
Ve en nihayetinde “Onu bir şehirli halleder” diyerek görmezden geldiğimiz, duyarlılık göstermediğimiz sorunlar bizi onulmaz çıkmazlara sürükler.
Hani diyor ya Mevlana
“Bugün yeni şeyler söylemek lazım!”
Biz de bu naftalinli kelamı ve düşünceyi bir tarafa bırakarak “Onu bir şehirli halleder” demek yerine elimizi taşın altına koyalım ve halkın derdini hak aşkına kendi derdimiz edelim.
Size bir şey diyeyim mi?
İşte Darende Postası tam da bu işi yapıyor.
Satırlarımızın, sadamızın ulaştığı tüm gönül dostlarına sonsuz selam ve sevgi ile..
1940'larda Darende
İ. Alaattin ATEŞ Bey'in arşivinden...