Enkazlar arasında koca 2 yıl

Darende Haberleri 05.02.2025 - 12:39, Güncelleme: 05.02.2025 - 12:46
 

Enkazlar arasında koca 2 yıl

Depremin üzerinden 730 gün geçmesine rağmen biz halen 6 Şubat’ta kaldık. Binalar, evler, konteynerler, kaldırımlar, okullar… hepsi ayrı ayrı sorun!

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ikinci yıldönümündeyiz. Depremden sonra Malatya’da neler değişti neler değişmedi biraz ona bakalım istedik. Şehir mezarlığı doldu taştı. Mezar taşlarında her kesin ölüm günü aynı tarih yazdı. İki yılda ağır hasarlı binaların yıkımları halen bitmedi. Bitmedi gitti. Hangi sokağa girseniz yıkılmayı bekleyen camı-kapısı sökülmüş binalar var. Yıkımlar da o kadar düzenli yapılıyor ki; şanımıza layık! Bir caddede yapılan yıkım sırasında etrafta izleyenler mi dersiniz, arabalar mı dersiniz, hurdacılar mı dersiniz… yok yok. Ama olması gereken güvenlik şeridi, yolun kapalı olduğuna dair uyarıcı levhalar yokkk. Aracınızla enkazın yanına kadar gidebilirsiniz ama oradan sonra yol kapalıdır ve tekrar yeni bir yol tekrar yıkımın olmadığı bir yer bulmak zorundasın. Bir de yıkım başlıyor 1 hafta yol kapalı, sonra yol açılıyor; 2 gün sonra tekrar aynı yolda bir yıkım, tekrar yol kapalı. Yıkımlar nedeniyle otobüsler sürekli güzergâh değiştiriyor, toplu taşımayı kullananlar duraklarda saatlerce gelmeyecek arabayı bekliyor. Bi de Malatya’da kaldırımları kullanmak imkânsız. Neden mi? Eee kaldırımlarda konteynerler var. Kanalboyu ve çevreyolu bunların en güzel örneği. Daracık alanda müşteri yoksa, esnaflar dışarıda değilse geçebilirsiniz. Ya da yaya için konteynerlerin çatısı kaldırım yerine kullanılabilir sanki! Bi de kaldırım demeye bin şahit isteyen alanlar var. Kaldırımda mı yürüyorum asfaltta mı diye düşünmeden edemediğiniz; Malatya icadı asfalt kaldırımlar var. Kaldırım taşları yerine yol için kullanılan asfaltlardan söz ediyorum. Arabalar normalde asfalt alanı kullanır. Ama bu Malatya’da öyle değil. Araç bu asfaltta yayaya çarparsa yaya kusurlu olur sanki gibi düşünüyorum. Çünkü asfalt yol, aracın hakkı. Evet biliyoruz, konteynerler 21 metrekare ya da daha küçük ve esnaf eşyasını sığdıramıyor bunu da görüyoruz. Ancak Malatya panayır alanı gibi görünmüyor mu? Rengarenk kıyafetler, ev eşyaları konteynerin sağına-soluna-önüne asılmış,konulmuş Hindistan görünümünde değil mi? Bir de anlamadığımız bir şey daha var; çocuk parkları, normal parklar neden parça parça ya da bakımsız? Tamam evler-işyerleri yıkıldı anladık onları yıkmak-yapmak zaman alır ama parklar neden bu halde? Bir de Sancaktar Mezarlığı bölgesinde geçtiyseniz görmüşsünüzdür. Mezarlar depremde zarar gördü ancak mezarlarla ilgili bir çalışma halen yapılmadı. 6 Şubat hatırası olması için mi bir tadilat yapılmadı ya da bölgede farklı bir proje mi var onu bilmiyoruz. Ama atalarımız saygıyı sanki hak ediyor. İnönü Üniversitesi’nde Fen-Edebiyat, Eğitim A blok, iktisadi idari binası ve medoko binası yıkıldı. Ancak 2 yıl geçmesine rağmen binalarla ilgili gelişme yok. Öğrenciler başka bölüm binalarında eğitim görüyor. Yemek ihtiyaçları çadırda karşılanıyor. Bu görüntüler 1975 yılında bin bir zorlukla açılan üniversiteye yakışmıyor. Evet biliyoruz; işler yavaş ilerliyor ama bu kadar da yavaş olmasa mı diye düşünüyoruz. Bi de yıkılan okullar var. Depremden sonra 3-4 okul aynı binada eğitim görüyor. Kamu binaları öncelikli olarak yapılması gereken yapılar. Ama 2 yılda teslim edilen ya da biten okul sayısı parmakla sayılacak şekilde. Eğitim olmadan olmaz sanki! Bi de her gün mantar gibi türeyen konteynerlere artık izin verilmese mi? Yol üstünde yürüyorsanız, her gün yeni yeni konteynerlerin kurulduğunu görürsünüz. Konteynerlerin depremden sonra kurulması geçici ilaç oldu. Ama 2 yıl sonra da bir zahmet yeni konteynerler konulmasın. Şehir teneke alanına döndü. İki yıl geçti. Konteynerde yaşayanların misafirliği de oldukça uzadı sanki. 21 metrekare teneke alanda, ailece yaşamak mecbur olunmasa çok kolay olmasa gerek. TOKİ evlerinin anahtarı veriliyor; elektrik, su, doğalgaz verilmiyor. Bu eksikler bir an önce giderilse konteyner misafirliği bitse iyi olmaz mı? Bir de şu rezerv, yerinde dönüşüm alanları meselesi var. Şehrin tamamıyla ilgili mahalle mahalle ne alanı olduğu açıklansa ona göre insanlar kendilerine göre plan yapsa olmaz mı? Şehrin geneli için bir proje var mı? Birbirini tamamlamayan ve alakasız projeler mi yapılıyor? Bugün rezerv alanı olmayan yarın rezerv alanı oluyor. Evi sağlam kalanlar evimiz yıkılmadı diye sevinirken birden bir tebligat, “Eviniz rezerv alanında, 15 gün içinde boşaltın.” Kış günü ev mi bulsunlar, evlerini mi boşaltsınlar? Vallahi yazık! Esnaflar için yapılan merkezdeki 18 metrekare dükkanlar, teslim edildiğinde sanki kimseyi mutlu etmeyecek gibi. Bazı işyerleri ürününü sergilemek için büyük alan ister. Bu projede ki dükkanlarda satılan ürünler dikkate alınmamış “ben yaptım oldu” gibi olmuş. Depremin üzerinden 730 gün geçti. Biz halen 6 Şubattayız ama…
Depremin üzerinden 730 gün geçmesine rağmen biz halen 6 Şubat’ta kaldık. Binalar, evler, konteynerler, kaldırımlar, okullar… hepsi ayrı ayrı sorun!

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ikinci yıldönümündeyiz. Depremden sonra Malatya’da neler değişti neler değişmedi biraz ona bakalım istedik. Şehir mezarlığı doldu taştı. Mezar taşlarında her kesin ölüm günü aynı tarih yazdı.

İki yılda ağır hasarlı binaların yıkımları halen bitmedi. Bitmedi gitti. Hangi sokağa girseniz yıkılmayı bekleyen camı-kapısı sökülmüş binalar var. Yıkımlar da o kadar düzenli yapılıyor ki; şanımıza layık!

Bir caddede yapılan yıkım sırasında etrafta izleyenler mi dersiniz, arabalar mı dersiniz, hurdacılar mı dersiniz… yok yok. Ama olması gereken güvenlik şeridi, yolun kapalı olduğuna dair uyarıcı levhalar yokkk. Aracınızla enkazın yanına kadar gidebilirsiniz ama oradan sonra yol kapalıdır ve tekrar yeni bir yol tekrar yıkımın olmadığı bir yer bulmak zorundasın. Bir de yıkım başlıyor 1 hafta yol kapalı, sonra yol açılıyor; 2 gün sonra tekrar aynı yolda bir yıkım, tekrar yol kapalı. Yıkımlar nedeniyle otobüsler sürekli güzergâh değiştiriyor, toplu taşımayı kullananlar duraklarda saatlerce gelmeyecek arabayı bekliyor.

Bi de Malatya’da kaldırımları kullanmak imkânsız. Neden mi? Eee kaldırımlarda konteynerler var. Kanalboyu ve çevreyolu bunların en güzel örneği. Daracık alanda müşteri yoksa, esnaflar dışarıda değilse geçebilirsiniz. Ya da yaya için konteynerlerin çatısı kaldırım yerine kullanılabilir sanki!

Bi de kaldırım demeye bin şahit isteyen alanlar var. Kaldırımda mı yürüyorum asfaltta mı diye düşünmeden edemediğiniz; Malatya icadı asfalt kaldırımlar var. Kaldırım taşları yerine yol için kullanılan asfaltlardan söz ediyorum. Arabalar normalde asfalt alanı kullanır. Ama bu Malatya’da öyle değil. Araç bu asfaltta yayaya çarparsa yaya kusurlu olur sanki gibi düşünüyorum. Çünkü asfalt yol, aracın hakkı.

Evet biliyoruz, konteynerler 21 metrekare ya da daha küçük ve esnaf eşyasını sığdıramıyor bunu da görüyoruz. Ancak Malatya panayır alanı gibi görünmüyor mu? Rengarenk kıyafetler, ev eşyaları konteynerin sağına-soluna-önüne asılmış,konulmuş Hindistan görünümünde değil mi?

Bir de anlamadığımız bir şey daha var; çocuk parkları, normal parklar neden parça parça ya da bakımsız? Tamam evler-işyerleri yıkıldı anladık onları yıkmak-yapmak zaman alır ama parklar neden bu halde?

Bir de Sancaktar Mezarlığı bölgesinde geçtiyseniz görmüşsünüzdür. Mezarlar depremde zarar gördü ancak mezarlarla ilgili bir çalışma halen yapılmadı. 6 Şubat hatırası olması için mi bir tadilat yapılmadı ya da bölgede farklı bir proje mi var onu bilmiyoruz. Ama atalarımız saygıyı sanki hak ediyor.

İnönü Üniversitesi’nde Fen-Edebiyat, Eğitim A blok, iktisadi idari binası ve medoko binası yıkıldı. Ancak 2 yıl geçmesine rağmen binalarla ilgili gelişme yok. Öğrenciler başka bölüm binalarında eğitim görüyor. Yemek ihtiyaçları çadırda karşılanıyor. Bu görüntüler 1975 yılında bin bir zorlukla açılan üniversiteye yakışmıyor. Evet biliyoruz; işler yavaş ilerliyor ama bu kadar da yavaş olmasa mı diye düşünüyoruz.

Bi de yıkılan okullar var. Depremden sonra 3-4 okul aynı binada eğitim görüyor. Kamu binaları öncelikli olarak yapılması gereken yapılar. Ama 2 yılda teslim edilen ya da biten okul sayısı parmakla sayılacak şekilde. Eğitim olmadan olmaz sanki!

Bi de her gün mantar gibi türeyen konteynerlere artık izin verilmese mi? Yol üstünde yürüyorsanız, her gün yeni yeni konteynerlerin kurulduğunu görürsünüz. Konteynerlerin depremden sonra kurulması geçici ilaç oldu. Ama 2 yıl sonra da bir zahmet yeni konteynerler konulmasın. Şehir teneke alanına döndü. İki yıl geçti.

Konteynerde yaşayanların misafirliği de oldukça uzadı sanki. 21 metrekare teneke alanda, ailece yaşamak mecbur olunmasa çok kolay olmasa gerek. TOKİ evlerinin anahtarı veriliyor; elektrik, su, doğalgaz verilmiyor. Bu eksikler bir an önce giderilse konteyner misafirliği bitse iyi olmaz mı?

Bir de şu rezerv, yerinde dönüşüm alanları meselesi var. Şehrin tamamıyla ilgili mahalle mahalle ne alanı olduğu açıklansa ona göre insanlar kendilerine göre plan yapsa olmaz mı?

Şehrin geneli için bir proje var mı? Birbirini tamamlamayan ve alakasız projeler mi yapılıyor? Bugün rezerv alanı olmayan yarın rezerv alanı oluyor. Evi sağlam kalanlar evimiz yıkılmadı diye sevinirken birden bir tebligat, “Eviniz rezerv alanında, 15 gün içinde boşaltın.” Kış günü ev mi bulsunlar, evlerini mi boşaltsınlar? Vallahi yazık!

Esnaflar için yapılan merkezdeki 18 metrekare dükkanlar, teslim edildiğinde sanki kimseyi mutlu etmeyecek gibi. Bazı işyerleri ürününü sergilemek için büyük alan ister. Bu projede ki dükkanlarda satılan ürünler dikkate alınmamış “ben yaptım oldu” gibi olmuş.

Depremin üzerinden 730 gün geçti. Biz halen 6 Şubattayız ama…

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve darendepostasi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.