Tandır ekmeği “YAŞAMAK” istiyor
AHMET ÇAKIR/DARENDE
15 senedir ekmek işi yapan 2 çocuk annesi 45 yaşındaki kadın girişimci Fatma Oflaz, çocukları için çıktığı yolda başarılı olduğunu ve hayallerine ulaştığını belirtiyor. Ama son yıllarda devlet desteğinin olmaması un, odun maliyetlerinin çok yüksek olması nedeniyle bitmeye yakın olduklarını belirten Oflaz, ekmeğin geleneksel bir alışkanlık olduğunu vurgulayarak eskiyi yaşatmak gerektiğini belirtiyor. Oflaz, bu sektörün kıymetli olduğunu ve bunun pandemi ve depremde daha çok görüldüğümüzü söylüyor.
HAYALLERİMİ GERÇEKLEŞTİRDİĞİM YER
6 kişiyle ortak olarak ekmek yapan anne Oflaz, “Daha önce benim eşim çalışmamı istemedi, kendi de çalışmıyordu. Ben çalışmak istedim eve ekmek girsin diye. Önce çadır çevirdik kar yağardı. Biz ekmek yapardık. Ben mecburiyetten, evlatlarım için bu işe başladım. Ben okumayı çok istedim okutmadılar; ilkokul mezunuyum. Benim kızım okusun benim gibi olmasın hayallerimi gerçekleştirsin diye tüm hayatımı ona adadım. Çok şükür kızım okudu hayallerimi gerçekleştirdi; hemşire oldu. Bazen buradan geçenler baraka mezbanelik gibi yer derler ama bura benim hayallerimi gerçekleştirdiğim yer. Burası olmasa benim kızım okuyamazdı. İki tane çocuğum var. Allaha çok şükür kimseden bir şey almadan çocuklarımı okuttum. Buradaki 6 kadın da evlatları için çalışıyor” şeklinde konuştu.
TANDIR İÇİN KAYISI ODUNU KULLANILIR
Tandır ekmeğine isteğe göre çörek otu ve rezene attıkların belirten Oflaz, “Hamuru akşamdan yoğuruyoruz. Teknemiz var onunla yoğuruyoruz. Önceden hamuru elimizle yoğururduk. Şimdi teknolojinin kolaylığından faydalanıyoruz. Eğer yufka ekmeği yapacaksak günde ortalama 50 kilo un, tandır ekmeği yapacaksak günde 70-75 kilo undan ekmek yapıyoruz. Ekmeğin tanesini 6 liraya satıyoruz. Unun torbası da 320 lira, bir ton odun 2 bin lira. Odun olarak tandır ekmeği için kayısıdan başka bir şey kullanamayız. Sert ve sağlam olduğu için. Diğer odunların her türlüsünü yufkada kullanıyoruz. Her türlü sacın altında yanar. Tandır ekmeğine çörek otu atıyoruz. Eskiden beri Darende’de gelenek alışkanlık olmuş gibi bir şey. Ama sade isteyen olursa çörek otsuz da yapıyoruz. Ayrıca bazıları rezene de atmamızı istiyor. Seven istiyor” ifadelerini kullandı.
BELEDİYE, KAYMAKAMLIK DESTEKTE BULUNABİLİR
Destek olmadan devam edemeyeceklerini belirten Oflaz, şöyle devam etti: “Destek için her yere başvuru yaptık. Demek ki biz onlara onlar da bize yetemedi. Sonuçta olmadı. KOSGEP öneriyorlar bize KOSGEB de 4 tane işçiyi bana sigorta yaptır diyor. Ben sigorta yaptırdığım zaman zaten ben o parayı çıkaramam ki. Sattığım ekmeğin sayısı 600-700 liradır. Bu parayı ben işçiye mi vereyim, sigorta mı ödeyeyim un-odun mu alayım. Devlet, belediye, kaymakamlık destekte bulunabilir. Biz kendimiz bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Kış geldi baraka gibi bir yerde işimizi yapmaya çalışıyoruz. 6 kişi birlikte ortak bu işi yapıyoruz. Kar eskiden yüksekti ama şimdi maliyetlerin yüksek olması nedeniyle çok az. Un dünyanın parası odun da keza aynı. Bitmeye yakınız. Bizlere bir destek yardım olmadığı için bunlar tamamen bitiyor. Bizden sonra bu kara kimsenin yapabileceğini zannetmiyorum.”
KIŞIN KÖYDE EKMEĞİ NASIL ALACAKSINIZ?
Bu sektörün kıymeti bilinmesi gerektiğini belirten Fatma Oflaz, “Ben kazanıyorum, uncu kazanıyor, oduncu kazanıyor, bu işi yapanlar kazanıyor. Biz burada insanlığa çok büyük bir hizmette bulunuyoruz. Düşünün evde yalnız yaşlı insanlar var gidip bir ekmeğini alamıyor. Ama biz bunu pişirdiğimiz zaman sulayabilir evinde ekmek bulundurabiliyor. İnsanların gerçekten ihtiyacı var. Takı olur bunlar belki hanımlara destek amaçlıdır. Ama ekmek halkımızın gerçekten ihtiyacı olan bir şey. Kışın köydeki biri Darende’ye gelip nasıl ekmek alsın. Alamaz! Köyde oturduğunuzu komşunuz olmadığı zaman o ekmeği yapamadınız mı açsınız. Biz onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bu işin pandemi döneminde ve deprem sonrası daha önemli olduğunu gördük. Fabrikalar çalışmadı. Teknoloji bir yerde işe yaramadı. Kadınlar kendi ekmeğini yaptı” dedi.
GEÇMİŞ YAŞATILIYOR
Geleneksel bir alışkanlık olduğunu vurgulayan anne Oflaz, “Bazı insanlar ekmeklerini yaparken bekliyor anam aklıma geldi diyor. Geçmiş kültür işte geleneğimiz. Biz teknolojiye giderken eskiyi unutuyoruz. Geçmişten ninelerimizden atalarımızdan gelen çok güzel bir kültürümüz. İnsanları yakınlaştıran birleştiren komşuluk geleneği hani yardım geleneği bu yok artık. Her şey paraya sanayiye döndü. Sanayiye dönünce her şeyi bitirdik. İnsanlar birbirlerine gidip ekmek yapmıyor. Komşu komşuya gidip ekmek yapmıyor. Köydeki insanlar bu sefer gidip ekmek yapma arayışında ki kışın ekmek bulabilsin” şeklinde konuştu.
SOĞUK KADINLARA ENGEL DEĞİL
Kadınların çocuklarını okutup ailesine destek olduğunu belirten Oflaz, “Kadınlar gerçekten fedakâr. Şu soğukta evinde çıkmıyor insanlar ama biz kışın bu soğukta işimizi yapıyoruz. Birlikte ekmek yaptığımız arkadaşlarım: 55 yaşındaki Nurgül Kalay; 7 yıldır bu işi yapıyor. Aile geçimine katkıda bulunuyor. Eşi okulda çalışıyor. 57 yaşındaki Hayriye Geç; 15 yıldır bu işi yapıyor. Eşi emekli aileye katkı için çalışıyor. 57 yaşındaki Zeynep Doğan, 2 aydır bu işi yapıyor ve kızını okutuyor eşi emekli. 44 yaşındaki Zeynep Boyraz, 2 senedir bu işi yapıyor kızını okutuyor. 44 yaşındaki Fadime Gümüşsoy 3 yıldır bu işi yapıyor, ailesine katkıda bulunuyor. Kadınlar haftanın 6 günü imece usulü çalışırken pazar günü kendi evlerinde tükettikleri ekmeği yapıyorlar” şeklinde konuştu.
HERKES EKMEK TÜKETİYOR
Herkesin ekmek tüketmek zorunda olduğunu belirten kadın girişimci Oflaz, “Şehir dışına ilçe dışına köyler götürmek için ekmek alıyor insanlar. Müşterimiz herkes; köylü, şehirli, mahalleli. Ankara, İstanbul’a sulayıp gönderdiğimiz oluyor. Tandır ekmeği kurutursan bir yıl sulamazsan dayanır. Bir sene sonra evinde kapını açtığında bu ekmeğe su değmediyse yiyebilirsin. Yufka ve tandır ekmeğinin yanına kavurga da yapıyoruz. Getiriyorlar saçla yapıyoruz veriyoruz” dedi.